Search This Blog

Saturday, 30 August 2025

Lame Birthday, Okan Emanet

 


Click to listen to the song

Having fallen into the graceful silence,

A broken soul is to pay sentence,

In which spending ages in cage is a gift,

Whereas feeding the rage has come adrift.

Counting days from birth becomes swift;

Thereby, you fight against realities and dayshift.

Do you know how many you added with prudence?

 

To reflect on the past in shame,

Celebrate the birthday so lame.

No way to avoid a sense of dread,

Stand against the fate and go ahead.

 

Another June 30th is shining,

By which moment my heart is whining;

Indeed, what is salient is the few people

Who have done nothing in my life but rattle.

 

Life has inscrutable lessons every second,

Which is why you are forced to reckon

That so-called humans are forms of ephemeral.

Whoever you have favoured is one betrayal.

Blow the candles on the birthday cake,

And remember the friends give or take…

Just fake!!!




Kavgamız, Okan Emanet



Şarkıyı dinlemek için

Sevgi yerine kavga,

Doğanın boynunda pranga,

Beyin yoksunu omurga,

Nefret mühürlü damga…


Tabiat sararmış; güneşin kaşlarında sinir.

Bembeyaz yüzler; ruhunun feri sönmüş şiir.

Dümene geçen nefret; lambası aynalı sihir.

Toynaklarıyla akıl yürüten topal beygir...

Bir ümit, vicdanla saygıyı bir araya getir.


Ne uğruna kin ile örülmüş bu saplantı?

Ne için, savaşan kalplerdeki çarpıntı?

Nereye gitti akıl–baş arası bağlantı?

Neye yarar deprem misali bu sarsıntı?

Yaşanır mı ki bir an, “Barış” adlı rastlantı?




Saturday, 16 August 2025

Günü Gelir, Okan Emanet



Şarkıyı dinlemek için

Almışken yükünü zaman içinde,

Sevinmişken maviliklerin ininde,

Seni çağırıyor ufukta görünen gemi.

Kum saatine direnmek elde mi?


Yeryüzünde renkler ayrı bir aşama.

Denizin kalbi dokunur her yaşama.

Rüzgârın hediyesi çiçektir dalgaya,

Hazır ol! Sana gelenleri almaya...


Kıyıya vurduk her darbede;

Gönlümüzde garip arbede;

Anlaşılmadığımız hikâyede;

"Günü gelir" der, bizim kaide.


Fallara inanacak kadir aciz,

Ufuk çizgisi tarumar deniz.

Hayat Satranç, Okan Emanet



Şarkıyı dinlemek için

Alıp başımı düştüm yollara...

Karşımda vadesi dolmuş bedenler,

Aşkın iksirini feda edenler,

Bir cevaba muhtaç nedenler,

Şaşıp kaldım gövdesiz insanlara.


Bir yandan gülerken o ilk aşka,

Grileşmiştir nefes; ondan başka.

Bedeli varsayımlarla ödenmiş inanç,

Uyku öncesi dimağında yanan utanç,

Siyahla başlarsın hep; hayat satranç.


Beklersin; dokunsun yarana bir el.

Umarsın; ömür kirişlerinde haber,

Doğsun istersin; güneş ve ay beraber.

Kâinat kocaman; hayat dar çember.

Ansızın gittiğin yerden yine gel!

Kalp Sızıları, Okan Emanet



Şarkıyı dinlemek için

İki nokta arasında zalim tartı;

Eskimiş ruhlar ve eksilmiş artı,

Açlığın çığlığında süzülen martı,

Sesini duyabilecek aşkın tek şartı:

“Yabana atma! Kalbindeki sızıları...”


Zan altında yürekler adımlarken aheste;

Düşünce sepetinde fikirler deste deste,

Benim nutkumda; hisli nağmeli beste.


Yolları kapatan sarmaşıklar gibi cesur;

Vara yoğa karışan doğa gibi özgür.


Öyle oyaladım ki sesimi; azâbım kabir,

Yayan yapıldak sevdam; kanı demir,

Su sesi eşliğinde dünyama batan emir:

“Aç hıçkırıklarını semaya!” diyor metcezir.

Yeşil, Okan Emanet


Şarkıyı dinlemek için

Her canın cananında bir an: rezil,

Kimsenin bilmediği yüklerle dolu mendil,

Dünden bugüne hep yas tutan nesil,

Verdiği her sözde içeride yatan cahil,

Sonunu bile bile peşine düştüğü katil,

Ayağa kalkmayı bilse de sonu gafil.

Gözlerime emir versem, söz temsil:

“Aynadaki son, kalbimdeki o ana devril.”

“Odamın penceresinde yeşerene yenil.”

Şairin kalemi su; okuyana sebil,

Harflerin arası durmak bilmeyen menzil,

Sen de yerini al; ömür bitmeden acil!

Yine emretsem yangınıma bir şekil:

“Yaş dallarında kor ateşlerle serpil.”

“Zifiri karanlıkta yıldız olsun kandil.”

Asırlardır haykıran gönül işçileri kefil...

Rüzgarın otağında yapraklar bencil...

Gece de olsa aşk her daim yeşil...