Search This Blog

Saturday, 31 May 2025

Korku, Okan Emanet


Şarkıyı dinlemek için
Farklı bir versiyonu dinlemek için

Karnında zehre benzeyen bir şey, adı kuşku;

Ardından gelen sayfalarca "Sen", hadi oku!

Bastırma o yanardağı; gül özünden doku!

Yüreğine oturan kâbus eşliğinde uyku;

Seni arşa çıkaracak kudrettir korku...



"Nerede kalmıştık?" ömür ayracı ile gevşe!

"Ne kaçırdım?" sorusu yaratsa da endişe,

Çıkarma aklından; bunlar sadece klişe.

Aklın dursa yüreğin savaşsın nöbetleşe!


Geceyi giyinmiş ruhun evi sanki kafes;

Bulaşıcıdır sözün gücü, bırakmaz ki heves.

Yeri gelir, keserler müziği; ki o tek nefes.

Kulağının üstüne yat; bekle gelsin o ses...


Susuz kalmış arzular: Dilleri bir karış.

Çevir gözlerini bir tabloya: Orada kaçış.

Ezme kendini; korkuyu anlamaya çalış.

Dinleme o çok bilmişleri; onlar hep yanlış.

Silah gibi kullan korkunu; orada mutlak varış.


Baharın bozduğunu korku yazar.

Duygu bozumunda ise başlar inkâr.



Monday, 26 May 2025

Farkında, Okan Emanet

 


Şarkıyı dinlemek için

Sabahın seherinde, rüzgârla çalan o şarkı;

Bir türlü duyamadım, ikilemlerdeki farkı.

Herkesin ezbere bildiği, daimî dönen çarkı

Ben göremedim, bilemedim, çözemedim.

Dediler ki: "Paranın fendi sevdayı yendi…"

Önce "fayda" dediler; farkında değildim.

Önce "kalp" dedim; geri çevirdiniz, efendim.

 

"Ne gerek var?" doyuramadığınız damak;

Unvanınız ise önde olmak, ayakta kalmak.

Bir göz kırpışında ölmeye kalsa da ramak,

Diğer âlemde de devam eder bu eğilim.

Bu sonsuz tutku neden? Ben farkında değilim.

Mahşer günü olur ya, haklı çıkarsanız eğer;

Bire bin kattıklarınız aslında gerçek değer.

 

Bakıyorum da yegâne öğüdünüz: "Düşme yere!"

Kopmasın çocuklarımız ufuktan tek bir kere!

Düşmesin gönüllerine aşk fırtınasından zerre,

Akmasın gözlerine himmet taşıyan dere!

Zamane insanı değilim ben; gelmeyecek çağım.

Sözde sonsuz mutluluk, sizin avuçlarınızda…

Ama ben farkında olmayacağım…

 

Farkında değildim…

Farkında değilim…

Farkında olmayacağım…



Saturday, 24 May 2025

İmgeler... Simgeler..., Okan Emanet

 




Şarkıyı dinlemek için


Nihayete ermeyen aşklar gibi yalnız dokuz,

Birini bulup tamamlanmaya ne yazık ki tokuz.

Artı bir deyip onda kalacak iken sonsuz,

İmgeler noksan, simgeler mutsuz!

 

Bir şeylerden yoksun yaşıyoruz; tek hakikat!

Diğer aylardan eksik kalan Şubat,

Arınman için sana sunarken fırsat,

On dördüne erişemeden biter saltanat.

Kalbinin güz odaları giyinse de kat ve kat,

Öldürgen çiçeği dehlizlerde çok rahat,

Süsleyecektir yalnızlığı sanki abıhayat.

İmgeler ağır, simgeler tokat!

İmgeler donuk, simgeler hasat!

 

Sevinçten haykırır eşini bulan bülbül.

Sonbahar maskesinde üzse de eylül,

Sadakate nişan olsun rengârenk sümbül.

 

İmgeler perişan, simgeler gönül!

İmgeler noksan, simgeler mutsuz!

İmgeler ağır, simgeler tokat!

İmgeler donuk, simgeler hasat!

İmgeler perişan, simgeler gönül!

Soğuk Balçık, Okan Emanet

 


Şarkıyı dinlemek için


Aşılmaz dağ olan ilişkiler, ne güzel!

Harikalar diyarında gezer bir engel.

Ve çürük bedenlerin kazdığı o tünel...

Zamanı geldiğinde ödetir sana bedel.

 

Hilenin izinde âdem döner de...

İnsanlık izinde, bencillik görevde...

 

Nisan yağmurlarını bahane eden koru,

Toprak kokusuyla soracağı soru:

Kalp kırmak kime göre doğru?

Başkalarını kanatırken, hep kendini koru!

 

Duasını okuduk... Şiirini yazdık...

Kıtalarımıza yapıştı soğuk balçık.

Ve artık..., Okan Emanet

 



Şarkıyı dinlemek için


Uzamış saçlarımın arasındaki beyaz,

Fener misali kim dost, kim kurnaz?

Akşamın esintileriyle sallanırken biraz,

Kırık ruhlar gibi sözünden caymaz.

 

Ve artık...

Ben ve grileşen dünyam tanık,

Alacakaranlık ışığında baktık...

İyi niyetinden kaybeden mantık...

Hepsini umarsız bulutlara astık.

Gurur yüklü yalanlar sahnede alkışla,

Sahte güllere benzeyen nice bakışla,

Pek yakında solup gidecek satırlarda barışla,

Başkalarına gösterdiğin şefkatle kendini bağışla!

 

Ve artık...

Kitaplarda kurgudur fedakârlık...

İçine gözyaşı damlaları kattık...

Bilinmezliğin enlerine battık...

Oysa ki ihtiyar balıkçı gibi yaşlanacaktık.


Saturday, 10 May 2025

Suskunluğum çok şey anlatır - 2, Okan Emanet

 


Şarkıyı dinlemek için tıklayın


Say ki, demli çay gölgesinde; nemli söylem,

Telafisi yoktur soğuk sohbetin; safi elem!

Tekrar tekrar başa sardığım şarkılar matem.

Buğusunda dertleşirken; özleminde erdem,

Derinden yaralansam da, suskunluğum merhem.

Görüyorsun ya! Suskunluğum çok şey anlatır.

 

Sözcük kuyusunda tek ses: hep dırdır...

Dingin senfoniler gibi benim sessiz çadır.

‘Çık küçük dünyandan’ diyene cevabım: hayır.

Tabii ki suskunluğum çok şey anlatır.

 

Konuştuklarımı dinlemek apayrı vasıf,

Sanırsan kendi söylemlerini birinci sınıf,

Sürdüreceğin hayat kalacaktır hep zayıf.

Nereye kadar gider bu anlamsız keyif?

Aç gözünü! Suskunluğum çok şey anlatır.

 

‘Dikkat çekmek benim derdim’ ne güzel infaz!

Oysa ki, hayatımın kucağında hep bu enkaz...

İşine gelmeyene her daim etsen de itiraz,

Kalpleri mühürlü onların; tek bir gonca bile açmaz!

Sesim kısıldı. Suskunluğum çok şey anlatır...








Suskunluğum çok şey anlatır - 1, Okan Emanet




 Şarkıyı dinlemek için tıklayın

Ne güne eş olabildim, ne de sana.

Akıl kararmış anlarda, tabii anlayana,

Suskun esintiler gibi narin toprak ana,

En derin sözler bile bir o yana bir bu yana...

‘Kime neyi anlatıyorum?’ dersin, sorana...

Suskunluğum çok şey anlatır...

 

Anlamayana ayna olsan da görmezsin hatır;

Küstüm çiçeği bile dile gelir satır satır

Ama benim suskunluğum çok şey anlatır.

 

Eşyanın tabiatında gizler var; okunsun!

Nasılsa sen akıp giden zamana mecbursun.

Destan yazsın diller, hep onunla avunsun!

Ne çare, dil ve edebiyat kaygılı ve suskun.

Suskunluğum çok şey anlatır...

 

Kavram zengini hislerin verince ifade,

Sınır koymadan betimlersin dağarcığını.

Yolda kardeş değilsen, sözler de geri iade.

Suskun kalmak ise gösterebileceğin tek irade!

Susturabilirsen söylemlerini bu gayede;

Göreceksin gerçek sözlerin çoğaldığını.

Bu yüzden suskunluğum çok şey anlatır.




Saturday, 3 May 2025

It is you; by Okan Emanet

 



Composed by AI SUNO


The person who may have broken your will is you;

It is apparently you who were blackened out of the blue.

It is with sheer determination that you may well rise;

What you need to do is form sincere ties;

All you are obliged to do is to know to improvise;

The day when passer-bys attempt to ostracize Is not on Sunday; It is on doomsday…

The thing that emerges by heart is hope in full feather;

What you loathe is being at the end of your tether.

It is to call it a day that you wear a gleeful smile;

It is likely that you encounter heartbreaking tile;

The reasons they are bound to do so are compelling;

What happens in fact is that their number lives imminent swelling

What you can tell is to open your eyes first and foremost!!!

It is you....

It is you....

It is you....

Be self-sufficient

Be self-confident

 

What you can tell is to open your eyes first and foremost!!!

Thursday, 1 May 2025

Yârdan öte yarışma, Okan Emanet



Composed by AI SUNO


Birbirimize yâr olacağımıza,

birbirimizi kâr sandık.

Heybemize atacakken cennetten imza,

bize kalan sadece boş bir sandık.

 

Güzel şeyler üretmek isterken birileri;

dediler ki, "Boş işler bunlar, sen karışma."

Hatalardan sermayeye doğacakken yeni fikirleri...

haykırdılar eleştirilerini: "Dur, burda artık çalışma!"

Beğenseler de bir şeyleri; kısık sesle övgüleri...

budur dünyamız: Yârdan öte yarışma!

 

Yaşantımız bize diretilen seçenek,

hangi yolda kaldığımızda ise gelecek;

hayatlarımız incelir; urganlarsa ipek.

 

İstedim ki gün batımında gelsin bahar,

dilerim, yağsın gönüllere ferahlatan karar.




Zanaatkârın Bağrı, Okan Emanet


Composed by AI SUNO

Hasretin kokusu, vuslat rengi veya kırmızı,

Kendini kandırarak geçirdiğin günlerdeki sızı.

 

Hançerlerle bezenmiş zanaatkârın bağrı,

Yalan yağmurlarında yürürken gelen ağrı,

Yıldırım düşerken gelen nağmelerdeki çağrı,

Aklından geçenler kalbine batıyor günaşırı.

Uyku, ruhunla tanışıyor; düşünceler kapı dışarı.

 

Etrafını aydınlatmak için yanan mum: gönül eri;

Anıların sanki masal; tanıdıklarınsa peri,

Mazide kalan kötüler bile sözünün eri.

Çağımızın fenaları dökerken alın teri,

Bize düşen sadece kırmızılar içinde deri.

 

Bakarken fotoğraflara, iki gözün iki çeşme,

Gel de hatıra denizinde sızılarını deşme!

 

Yalnızlık; meleklerin su verdiği bir kök,

Zifiri karanlık geceler; nafile içini dök.

Son bir gayretle uyan sabaha; bu hissi sök!